• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
M. Zühdü Bilgi Hattı
Site Haritası
Takvim
Muhammed Zühdü(KS)
MUHARREM AYI VE HİCRET

Muharrem Ayı ve Hicret

Muharrem ayı hem İslam gelmeden önce hem de İslam geldikten sonra hep önemli olan aylardan biridir. Muharrem, Hicri takvimin ilk ayıdır. Sami dinlerde ve Yüce Dinimiz İslam’da özel bir yere sahip olan Aşure günü muharrem ayı içerisindedir. Sözlükte “haram kılınan, yasaklanan kutsal olan, saygı duyulan” anlamlarına gelen Muharrem, savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan biridir.( TDV İslam Ansiklopedisi, “Muharrem” md. c. 31, s.4-5)

 İslam’dan önce de bu ay muhterem kabul edilip, bu ayda savaşmak haram olduğu için muharrem ismi verilmiştir.( DİB, Dini Kavramlar Sözlüğü, “Muharrem” md.)

Sevgili Peygamberimiz hadislerinde haram ayların zilkade, zilhicce, muharrem ve receb olarak zikretmiş(Buhari, Megazi, 77) ve Yüce Rabbimizde Kuran-ı Kerimin değişik ayetlerinde bu aylara saygı gösterilmesini emretmiştir.( Bakara, 2/194, Maide,5/2) Hz. Peygamber Efendimiz Muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirmiş ve ramazandan sonraki en faziletli orucunu bu ayda tutulan oruç olduğunu bizlere bildirmiştir. (Müslim, Sıyam, 202-203) Kameri aylardan Muharrem ayının onuncu günü ise, Aşure günüdür.

 Bu günde birçok Peygamberin hayatında önemli ve olumlu olaylar vuku bulmuştur.

Sahih kaynaklarda zikredildiğine göre;

Bu gün,

 Hz. Ademin dünya yüzüne indirilmesine sebep olan hatası için tövbesinin kabul edildiği,

Hz. Nuh’un gemisinin Cudi dağına oturduğu,

 Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulduğu,

 Hz. Musa ve Hz. İsa’nın doğduğu,

 Hz. Musa’nın ve kavminin Firavunun zulmünden kurtulduğu,

Hz. Yakup’un oğlu Hz. Yusuf’a kavuştuğu gündür.

 Bu sebeple Aşure günü bütün dinlerde ve en son din İslam Dininde önemli bir yere sahiptir.


Hz Peygamberimiz, muharremin onuncu günü hem kendisi oruç tutmuş hem de o gün oruç tutmalarını ashâbına tavsiye etmiştir. سُئِلَ عَنْ صِيَامِ يَوْمِ عاشُوراءِ ، فَقَال : « يُكَفِّرُ السَّنَةَ المَاضِيَةَ » Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e aşûre günü tutulan orucun kıymeti soruldu; o da: "Geçmiş bir senenin günahlarına kefâret olur" buyurdu. 

Peygamber Efendimiz'e Yahudilerin ve Hıristiyanların sadece onuncu güne tazim ettikleri, bu sebeple o gün oruç tuttukları haber verilince, "Eğer gelecek seneye kadar yaşarsam dokuzuncu gün oruç tutarım" buyurmuştur (Müslim, Sıyam, 134).
Bu sebeple Peygamberimizin tuttuğu ve tutmaya niyet ettikleri günleri birleştirerek muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu günlerini oruçlu geçirmek müstehaptır. Hz. Peygamber'in sünnetine tam anlamıyla uygun hareket etmenin yoluda budur. 
Nice Peygamberin hayatında olumlu ve önemli bir yere sahip olan Aşure günü, İslam tarihinde Hz. Peygamberin torunu. Hz. Hüseyin ve aile fertlerinin 10 muharrem 61’de (10 Ekim 680) Kerbela’da şehit edildikleri bir gün olarak ta hatırlanmaktadır. Tarihin belirli bir kesiminde meydana gelen ve bizleri derinden etkileyen bu olay hakkında iyi düşünmek ve gerekli dersleri çıkarmak gerekmektedir. Bu husus hepimizin yüreğini dağlamakta ve derinden üzmektedir. Ama bu üzüntü bizleri bir ayrıma götürmemeli, intikam duygularının ortaya çıktığı bedenlerimizi tahrip ettiğimiz bir olaya dönüşmemelidir. Müslümanlara düşen görev, bu gibi olayların tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirleri almak ve belli bir bilinci oluşturmak olmalıdır. 

Muharrem ayının en önemli özelliklerinden biride Hicri takvime göre yılın ilk ayı olarak kabul edilmesidir. Hicri takvim Hz. Ömer tarafından hilafeti döneminde resmi takvim olarak kabul ve ilan edilmiştir.( Sahih-i Buhar-i Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi, DİB Yayınları, c.X, s.121) Nitekim Hicri takvim İslam Tarihi açsından önemli hadiselerden biri olan Hicreti esas almaktadır. Ayrıca Hicretle beraber Hz. Peygamberin hayatını anlatan kitaplar, Kuran-ı Kerimde bulunan ayetler Hicretten önce ve Hicretten sonra (Mekke ve Medine devri) diye ikiye ayrılmıştır. Hicret sözlükte terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek, anlamına gelir. Terim olarak Dini sebeplerle bir yerden diğer bir yere göç etme ve özellikle Hz. Peygamberin Mekke’den Medine’ye göç etmesi olayı anlamına gelmektedir.( TDV İslam Ansiklopedisi, “Hicret” md. c. 17, s.458 ) 

Hicret sadece peygamberimizin hayatında vuku bulan bir olay değildir. Kuran-ı Kerim önceki peygamberlerin ve onlara inananların da hicret etmeye zorlandıklarını bildirir. Kuran-ı Kerimde Hz. İbrahim “Doğrusu ben Rabbimin emrettiği yere hicret ediyorum” ifadesiyle hicret ettiği bizlere bildirilmiştir. Ayrıca, Hz. Lut, Hz. Şuayb Hz. Musa ve daha birçok peygamberin hicret ettiği bizlere gelen haberler arasındadır.
Ayetler bize göstermektedir ki, Hicret olayı sadece belli bir döneme ait bir olay değildir. İnsanlığın varlığıyla beraber vuku bulmuş birçok önemli hadiseden biridir Hicret. Dünde meydana gelmiş bugünde meydana gelecektir. Önemli olan ise neden, nereye ve hangi niyetle hicret edildiğidir. 

  
177 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam87
Toplam Ziyaret461117
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Hava Durumu
Saat
Kur'an Radyo
RİSALET RADYO
Diyanet Risalet Radyo
KABE TV CANLI
RECEPLİ
BAĞIŞ KABULÜ HS. NO.

 Manisa İl, İlçe ve Köyleri
Dayanışma Derneği
 

TÜRKİYE FİNANS KATILIM 
BANKASI

MANİSA ŞUBESİ 

HESAP NO

962136-1

IBAN NO

TR090020600064
009621360001

M. ZÜHDÜ CAMİİ
www.muhammedzuhdu.org